Trouwens de dude die nog hadis wou over selam:
4- (2162) Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Yûnus, İbni Şihab'dan, o da İbni MU-seyyeb'den naklen haber verdi ki, Ebû HÜreyre şöyle demiş: Resûlüllah (Saüaüahu Aleyhi ve Seltem):
«Müslömanın müsluman üzerindeki hakkı beş haslettir.» buyurdular. H.
Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdurrezzâk haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ma'mer, Zührî'den, o da İbnî Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Ebû HÜreyre şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem):
«Bir müsluman için din kardeşine vâcib olan beş haslet vardır. Selâmı almak, ekstrana teşmît, davete İcabet, hastayı dolaşmak ve cenazelerin arkasından gitmek...» buyurdular.
Abdûrrezzâk demiş ki: Ma'mer bu hadîsi Zührî'den mürsel olarak rivayet ederdi. Onu bir defa İbni Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den nakletmiş olmak üzere müsned rivayet etti.
5- (...) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize İsmail (bu zat îbni Ca'fer'dir), Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti ki, Resûlüllah (Saiiallahü Aleyhi ve Setlem):
«Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır.» buyurmuş. (Kendisine) :
— Nedir onlar ya Resûlallah? denilmiş :
«Ona rastladığın zaman selâm ver, seni çağırırsa icabet et, senden nasihat dilerse ona nasihat et, aksınr da Allah'a hamdederse ona teşmit et, hastalanırsa onu dolaş, öldüğü vakit de arkasından git.» buyurmuşlardır.
Bu hadîsin şerhi «Libâs» bahsinde ve bu bahsin başlarında görülmüştür. Teşmit yahut tesmit, aksırıp da elhamdülillah diyen kimseye yerha-mükellah demektir. Davete icabetten murad ekseriyetle düğün davetidir. Mâni bulunmamak şartıyle bu davete icabet vâcib derecesinde lüzumludur. Çalgı, oyun ve içki gibi şeyler davete icabete mânidirler. Düğünden başka davetlere icabet müstehabdır. Hasta dolaşmak da aynı hükümdedir. Yalnız hastanın yanında fazla oturmamalıdır. Cenazenin arkasından gitmek vazifesi onun namazını kılmakla sona ererse de, kabrine indirilince-ye kadar yanında bulunmak daha faziletlidir.
Nasîhatm birçok mânâlar ifade eden cemiyetli bir kelime olduğunu evvelce görmüştük. Burada ondan murad öğüttür. Yâni din kardeşin senden herhangi bir hususa dair öğüt isterse, kendisine müdahenesiz, yalansız olarak doğru dürüst nasihatta bulun, demektir.
7- (...) Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dedi ki) : Bana babam rivayet etti. H.
Bana Yahya b. Habib de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid (yâni İbni Haris) rivayet etti.
Her iki râvi, bize Şu'be rivayet etti, demişlerdir. H.
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr dahî rivayet ettiler. Lâfz her ikisinindir. (Dediler ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti. (Dedi ki) : Katâde'yî, Enes'den naklen rivayet ederken dinledim. Peygamber (SatlaUahü Aleyhi ve Sellem)'İn ashabı Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e :
— Ehl-i Kitap hize selâm veriyorlar. Onların selâmını nasıl alalım? diye sormuşlar. (O da) :
«Ve aleyküm deyin!» buyurmuşlar.
En zo heb ik er nog heeel veeel.
In fact, recent observations and simulations have suggested that a network of cosmic strings stretches across the entire universe.